|
Eğer cehenneme gideceğinizi biliyorsanız, veya Cennet veya Cehennemin varlığını inkâr ediyorsanız, durumunuzu çok dikkatli gözden geçirmenizi israrla tavsiye ederiz. Biz, Cehennemin çok gerçek bir yer olduğuna ikna olmuş vaziyetteyiz. Nedenini görün ve niçin, her ne pahasına olursa olsun, Cehennemden kaçınmak isteyeceğinizi öğrenin. Biliyoruz, bu hiç hoş bir konu değil, ama inkâr edilemiyecek derecede önemli.
Dikkatli olun, insanların çoğunluğu ‘Cennete gidiyor musunuz?’ sorusuna ‘Evet’ ya da ‘Zannedersem’ yanıtı vermelerine rağmen, maalesef en son varacakları yer konusunda yanılıyorlar. Çoğunluğun Cennete lâyik olduklarına dair inancı, aşağıdaki yanlış sebeplerden birine dayanıyor.
İyi bir insan olduğuma inanıyorum dediğiniz zaman, şunu bilin ki kendinizi Rab’bin değil insanların terazisiyle ölçüyorsunuz. Kendinizi Hitler veya sapık katil Charles Manson’la kıyas ederseniz elbette iyi görünürsünüz. Ama ya kendinizi Rahibe Teresa Ana ile kıyas edecek olsanız? İnsanların çoğu, bu iki aşırı ucun arasında bir yerdedirler. İncil bize kimsenin iyi olmadığını öğretiyor (Pavlus’un Romalılara Mektubu 3:10). Ne sen. Ne ben. Ne Rahibe Teresa Ana. Ne Katolik azizleri. Geçmiş yüzyıllarda Tanrı’nın yeryüzüne yolladığı Peygamberler bile değil. Sadece Tanrı iyidir (Luka 18: 18-20) Farkındamısınız ki, iyi, kutsal, mükemmel, dürüst olan Tanrı’nın sadece bir tek hata yapmış birisini bile yanında barındırması imkansızdır. Durum böyle olunca, ortada bir problem var: Nasıl olur da yüce Tanrı ile birlikte yaşamaya erişebiliriz?
Hiçbir zaman hiç kimseye bir zarar vermediğinizden emin misiniz? Başkalarına söylediğiniz sözleri düşündünüz mü? İsa bize Matta 5:21-22 de, birisine haksız yere kızdığınız zaman bile yargılanma tehlikesiyle karşı karşıyasınız diye ihtar eder. Ayrıca, yapmayı beceremediğiniz şeylerden ötürü kimbilir kaç kişiye zarar verdiniz?
Bu soruya cevap vermeden once şuraya bir bakın: Tanrı benden ne bekliyor?/a> Şimdi dürüstlükle, ömrünüzde hiç yalan söylemediğinizi iddia edebilir misiniz – zararsız, küçük bir yalan bile? Ya hiç birşey çalmadığınızı – bir ataş bile? Belki hiç fiziksel anlamıyla zina işlemememişsinizdir ama biliyormuydunuz ki İsa , bir başkasına şehvet duymanın Tanrı gözünde zina ile aynı olduğunu söylemiştir? Sadece bir emre bir kere uymadıysanız bile, bu sizi kanunsuz birisi yapar. Kendi vicdanınızı dinlerseniz, kesinlikle size kanunsuz birisi olduğunuzu söyleyecektir.
Kiliseye gitmek iyi bir şeydir. (» Hristiyanlar niçin kiliseye gitmelidir? ve » Nasıl iyi bir kilise bulabilirim? e bakınız) Ama sadece kiliseye gitmenin size cennet hakkı kazandırmaya yeteceğini sanıyorsanız, Pavlos’un Romalılara Mektubu 3:27 ve Pavlos’un Efeslilere Mektubu 2:8 e bakınız. İncil’in bu bölümleri, bizim yeryüzünde yapacağımız (Tanrı’nın lütfunu kazanmak amacıyla kiliseye gitmek de dahil olmak üzere) hiçbir şeyin, bizi O’nun hiç yanılmayan gözü önünde dürüst kılamıyacağını berrak bir şekilde belirtmektedirler. Gününün Ferisileri için, İsa’nın keskin sözleri vardı. Ferisiler sofu hareketleriyle Tanrı’nın lütfunu kazanmaya çalışıyorlardı. Ama İsa onlara ‘zehirli yılanlar’ diye hitap etti. Ayrıca Matta 9:11, 12:39, 16:1-4; Luka 7:39, 18:11 e bakınız.
Belki Tanrıya inanmanın sizi cennete sokmaya yeteceğine inanıyorsunuz. Ama, şunu bir düşünün: Şeytan ve iblisleri de Tanrı’nın gerçek olduğuna inandıklarına gore, bu onların da cennete gideceği anlamına mı gelir? (Yakup 2:19) Ayrıca Romalılar 1:20 ye bakınız.
Belki çoğu zaman doğru şeyi yapmaya çalıştınız. Bazı hatalar yaptınız ama Tanrı yaptığınız iyiliklerle kötülükleri teraziye koyduğu zaman, iyi tarafınızın ağır basacağını ümit ediyorsunuz. Tekrar elimizde aynı problem var. Ömrünüzde sadece bir kere bile günah işlediyseniz, Tanrı’nın kanunlarına aykırı geldiniz ve kanunsuz birisisiniz. Tanrı bizim doğruluğumuzun ‘kirli paçavra’ gibi olduğunu görür. Tanrı’nın kutsallık seviyesini düşündüğümüz zaman, yanına bile yaklaşamayız! (Bakınız » Yeterli derecede iyilik neye yarar?) Hepimiz Tanrı’nın kanunlarına aykırı geldik ve kutsal Tanrı’nın önüne suçlu olarak çıkıyoruz. Nasıl fâni bir yargıç adaleti yerine getirmek ve kötülük yapanları cezalandırmak zorunda ise, tamamen adil, kutsal ve dürüst olan Tanrı da, günahları cezalandırmak zorundadır. Cevap nedir? Bu hayat bittiği zaman, hepimiz Ahret Gününde Tanrı’nın önüne çıkıp, hayatımızın hesabını vereceğiz. Ne kadar iyi olmaya çalıştıysak da eğer bizi Tanrı’dan ayıran günahlar silinmemişse, en iyi çabalarımız bile Tanrı’nın gözü önünde ‘kirli paçavra’ gibi olacaktır. Kutsal ve âdil olduğu için günahları cezalandırmak zorunda olan Tanrı, aynı zamanda şefkatli ve bağışlayıcıdır da, ve bizi cezalandırmak istemez. Bu problemi çözmek için, Tanrı, yegâne Oğlu İsa Mesih’i, Rab’bin tecessüm etmiş hali, yani tamamen Rab ve tamamen insan olarak, bizim günah borcumuzu ödemeye gönderdi.
Bir günah yoldaşı hiçbir zaman sizin günahlarınızı üzerine alıp, Rab’bin hükmünden sizi azad edemez. Sadece İsa böyle birşey yapmaya vasıflıdır. Ölüm hükmü altında olan bizler için, bundan 2000 sene önce Rab vücuda geldi, mahkememize adımını attı, ve Kendisi bizim günah borcumuzu ödedi. Suçluyu kurtarmak için kendi hayatını veren şefkatli bir hâkim gibi, İsa Mesih, tüm dünyanın günahlarını kendi üzerine aldı – âdilin adeletsizler için ölümü. Bu hediye tamamen BEDAVADIR. Tüm diğer hakikî hediyeler gibi, bu da, ne hakkedilmiş ne de kazanılmış bir mükâfat değildir. Sonsuz hayat hediyesi imanla kabul edilir. Kendi kendimizi kurtaramıyacağımızın, ve günahlarımızdan dolayı Tanrı’nın yargısını hakkettiğimizin farkına vararak, O’na iman ederiz. Tanrı’ya itaat etmeye gönüllü bir kalple, tamamen O’na dayanarak, günahlarımızın affı ve ebedî hayat için, iman ve güvenimizi sadece İsa Mesih’e veririz. ‘Tanrı’nın lütfuyla, iman yoluyla kurtuldunuz, ki o da sizden değildir. Bu, çabaların armağanı değil Rab’bin hediyesidir, ki hiç kimse böbürlenemesin.’ Sonsuz hayat hediyesini şu anda kabul edebilirsiniz. |
![]()
Kurtuluşumdan nasıl emin olabilirim? Cevap |
![]()
|